15 Şubat 2013 Cuma

1-1-1-1-1-1-1-1-3-9


              


              ___Şu ara kızıyorum kendime, üzgünüm de üstelik; telgrafını yitirdim, yitirmiş olamam elbet, ama aramak zorunda kalışıma kızıyorum. Gene de suç sende, öylesine güzel yazmış olmasaydın, her dakika elimde olmazdı, bulurdum şimdi. Doktorun sözleri su serpti yüreğime. Kanın hiç önemi yokmuş, "gördün mü? Ben de öyle dememiş miydim? iyidir doktorluğum. Peki, ciğerin için ne dedi? Aç kalmanı, ya da yük taşımanı salık vermemiştir sanırım? Ama beni sevmene bir diyeceği yoktur, değil mi? Yoksa benim adım hiç geçmedi mi? Benden bir şeyler bulamadıysa sende, inanmam doktorun doktorluğuna. Kim bilir, belki de benim ciğerimdeki yarayı görmüştür sende! 

____F.KAFKA'



mY

5 Şubat 2013 Salı

1-1-1-1-1-1-1-1-3-8









 * İstiyorum  ki, can kuşu, kendini görüş ve kendini beğeniş hevasından çıksın da, yalnız kendinden geçiş hevasında uçsun; can mumu da, benlik sarayında  değil, kendinden geçiş sarayında yansın, oralara nur saçsın!  


* Ey aşık; istediği dünya nimetlerine ulaşamadığı için kendini üzüntülere, gamlara, kederlere kaptırmış kişilerle düşüp 
kalkma ki, kendinden geçiş zevkini kaybetmeyesin!  


mY

27 Ocak 2013 Pazar

1-1-1-1-1-1-1-1-3-7





Gelecekse beklenen,

Beklemek güzeldir.


Özleyecekse özlenen,


Özlemek güzeldir.


Ve sevecekse sevilen


O hayat herşeye bedeldir.





                                                             - Özdemir Asaf




mY

25 Ocak 2013 Cuma

1-1-1-1-1-1-1-1-3-6


‘’Rabbim! diyor Leyla,Rabbim!Ne olur dünya gözüyle bir kez daha göreyim …Ne olur esirgeme bunu benden…Yolumu doğrult ve onu bana göster Allahım!

Ve Leyla düşüyor yollara.Ne nasıl döneceğini düşündüğü var Leyla’nın ne de başka bir şey.Sadece ve sadece Mecnun’u görme arzusuyla yanıyor içi…Ve bir karaltı görüyor çöllerde ararken…Onun Mecnun olduğunu anlıyor…Leyla bir yaprak gibi titriyor ve gözyaşlarına boğuluyor…Mecnun olduğu yerde öyle dalgın ki…Mecnun ilgisiz,Mecnun kayıtsız…Leylanın yüreği yanıyor …

-Ey gönlümün muradı,ey hayalim ve gerçeğim…Ruhum!Bak ben geldim…

Hayretler içinde Leyla…Leyla’nın yüreğinde kara bulutlar…Mecnun ne kadar yakın,Mecnun ne kadar uzak…

Mecnun:
’Bu akşam vakti Allah’ın çölünde yapayalnız niye dolaşıyorsun be kadın!Çöl tehlikelerinin bilmez misin?’’

-Seni bu hale getiren aşkını tanımıyor musun Kays? Dönüp bir bak bana ben Leyla’yım…

-Leyla mısın?Sen nasıl Leyla olursun? Leyla benim içimde… Sen Leyla isen ben kimim o zaman?Benim içimdeki ne?

Leyla hiç ummuyordu böyle olacağını, yüreği eziliyor,bir türlü inanamıyor…

Mecnun: ’Her kadında Leyla’dan bir şeyler bulunur ve her kadın Leyla olmak ister...Ama Leyla içimdekidir… Sonsuza kadar biriz’

Leyla ne diller döküyor Mecnun’a ama Mecnun hiç aldırmıyor…Leyla anlıyor ki,Mecnun artık bu dünyadan değildir…yumuşuyor yüreği…Aşkının bu hale getirdiği Mecnun’a aşkı çoğalıyor Leyla’nın…Gönlü inşirah buluyor ve derin bir ulviyete dönüyor bu inşirah…

Aşklarının Mecnun’u bu halden nasipdar olmak ve onun haliyle hallenmek istiyor Allah’tan…ve usulca ayrılıyor sevgilinin yanından…

…Bir seher vakti güllere çığ düşerken,ayrılık acısıyla yandığı Mecnun’la ilk karşılaştığı günün hazzını yakaladı birden…’’Cennette gibiydik…’’diye bir cümle uzadı da uzadı Leyla’nın içinde ve iki damla gözyaşı süzüldü yanaklarından…Hatıralarından sıyrılmaya,sıkışan yüreği ve daralan göğsü sebep oldu…içinde bir kamaşma vardı…Sonra ağır ağır bir şey çekildi bedeninden,kendini iyice güçsüz hissetmeye başladı…İşte o an anladı,artık sonsuza uyanacaktı…Yüzünde bir tebessüm belirdi…Dem bu demdi;hazırdı,razıydı,umuyordu…Kendisine çok güzel bir ömür ve kader veren Allah’ın ismini ürpererek andı en son ve yüzünde insanı gıpta ettiren bir gülümsemeyle ayrılıverdi dünyadan…

Aklı gelip gidiyor dedikleri Mecnun o hafta haberi ve Leyla’nın öldüğünü duyar duymaz kısık sesine rağmen,Leyla diye bir çığlık attı ve düşüp bayıldı…Ayılınca yollara düştü…Bir gün güneş ufukta batınca ulaştı sevdalısının kabrine…Mezar yeniydi ve Mecnun’u bekliyordu…Mecnun ağlayarak kapandı kabrine Leyla’nın…

-Ey beni yoktan var eden Allahım! Diye yalvarmaya başladıBeni de onun yanına al diyordu…Üzerine sonsuz salat ve selam olan Habibine sevdirdiğinden banada sevdirdiğin için sana şükürler olsun…Benim de canımı al ki onunla beraberliğimiz bozulmasın…
İyice fenalaşan Mecnun,bu sözleri sayıklaya sayıklaya kapandı Leyla’nın mezarına ve güçsüz nefes alışlarını orada sürdürdü…Mecnun suda bir yüz seyrediyordu bu sözleri sürdürmeye çalışırken… Suda Leyla’nın suretine hayranlıkla bakıyordu…İçinde,şimdiye kadar duymadığı güzellikte bir nağmeyle,suretin aslıına çevir yüzünü’’ diye bir ses yankılanarak uzadı uzadı…Çok mutlu oldu Mecnun; söylenen söze uydu…Tattığı lezzeti tarif edecek kelimeler yoktu…Yüzünde tebessüm ötelere geçiverdi…



mY

23 Ocak 2013 Çarşamba

1-1-1-1-1-1-1-1-3-5


DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN YENGEM

İYİKİ VARSIN,

HEP BERABER DAHA NİCE MUTLU SENELERE 

♥♥♥


 İYİKİ HAYATIMIZDASIN :)










      Doğum günün kutlu olsun

       O kadar sev sevil ki hayatta

        Gözlerindeki yaş muradın olsun

       Umutların dua gibi yükselsin gökyüzüne

      Gökteki yıldızlar kadar sevenin olsun

      Ümitlerin bahar olup yeşersin dalında

      Üzüntüyü kederi tanımasın yüreğin

                         Nice yıllara doğum günün olsun 
                                                    ♥



Yeni yaşının sana sağlık, mutluluk ve huzur vermesi dileğiyle.

 



ÇABUK ÜFLE SÖNMESİN MUMLARIN VE DİLEK TUTMAYI UNUTMA !!!




BUNLARDA  BENDEN SANA :)




SENİ ÇOK SEVİYORUM SONGÜL YENGECİM SEVGİLERİMLE ÇOK ÖPÜYORUM  


MÜNEVVER___


21 Ocak 2013 Pazartesi

1-1-1-1-1-1-1-1-3-4





Aşk kutsaldır;  - Kirli gönüllerde yuva yapmaz!___


Hz. Yusuf (a.s)



mY

18 Ocak 2013 Cuma

1-1-1-1-1-1-1-1-3-3



YİNE DE EN DERİNDE AŞK ♥




♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥


    ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥


mY

16 Ocak 2013 Çarşamba

1-1-1-1-1-1-1-1-3-2



75.  SONE


Bir an sevinç duyarken, korkuyorum sonra hemen,
Haydut yıllar çalar götürür diye hazinemi;
Bir an, başbaşa kalmaktan öte bir şey istemezken,
Sonra diyorum ki, alem niye görmesin sevincimi?
Bazan, sana baka baka kendime çektiğim ziyafetle,
Doydum sanırken, bir bakışın açlığıyla ölüyorum sonra,
Senin bana verdiğin ya da verebileceğinden öte,
Ne bir şeyden zevk alıyorum, ne de çabalıyorum almaya.
İşte böyle, her gün hem açlıktan ölüyor, hem tıkanıyorum;
Ya oburca her şeyi yiyorum, ya da hiçbir şeye dokunmuyorum.



William Shakespeare


my ♥

7 Ocak 2013 Pazartesi

1-1-1-1-1-1-1-1-3-1


..........
işte kapı açıldı 
geldi beklenen kadın.. 
«— beklettim mi?» 
«— çok... 
ama zarar yok..» 



kadın 
yakaladı genç adamı 
elinden. 
genç adam 
yakaladı kadını belinden. 
bir yumrukta kırdı camı. 
oturdular pencerenin içine. 
sarktı ayakları gecenin içine... 
ışıklı bir deniz dibi gibi 
başlarında, sağda, solda gece yanıyor. 
ayakları karanlık boşluklara sallanıyor.. 
sallanıyor ayakları 
sallanıyor ayakları... 
........... dudakları ...... 



sevmek mükemmel iş delikanlım. 
sev bakalım... 
mademki kafanda ışıklı bir gece var, 
benden izin sana, 
seeeeev 

sevebildiğin kadar..."
NAZIM HİKMET____




                     ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥

yumdum gözlerimi...
yumulu gözkapaklarımın içindesin sevdiceğim

yumulu gözkapaklarımın içinde şarkılar
şimdi orada her şey seninle başlıyor
şimdi orada hiç bir şey yok senden önceme ait
ve sana ait olmayan.








 hasretini, yokluğunu, sensizliği bir ateş yanığı gibi öyle acıyla duydum ki, yüreğimin etinde.
gitgide çoğalarak, 
gitgide derinden işleyerek. öyle dayanılmaz oldu ki bu. 
seni boğabilirdim senden kurtulmak için
çünkü seni o kadar seviyorum... (Nazım hikmet ran)






MY 


2 Ocak 2013 Çarşamba

1-1-1-1-1-1-1-1-3-0



SENSİZ BIRAKMA BENİ___














Rüzgarın sesi anlatır seni bana.

Sabahın sessizliği, kimseler yok koca dünya ortasında sen kalmışsın ne gidecek yerin var nede duyabilecek birisi. Çaba gostermek istersin olmayacağını bildigi için yorulmak istemezsin düşüncelere kapılırsın saatlerce seni en güzel anlatan saatlerin korkusu sarar bir anda bir kıpırtı hissedersin, hayatın varlığını yasanacakların duygularını getirir sana aynı heycanı bedeninin olmadık yerlerinde hissedersin bu rüzgarın sesidir. Seni bana anlatacak olan bu rüzgar bana yeniden doğmayı, yeniden herseye baslamayı öğretecek olan rüzgardır. Anlatıp geçti seni bana, rüzgarları bılırsın cabuk ve ürkütücüdür etrafına ne bıraktıgını anlamazsın oda oyle gitti, bana bıraktıgı şeylerde aradım seni belki bir ipucu belki yeni bir bekleyiş

Ve sonunda buldum Bana anlatmak istedigi şeyin sırrı senin kalbinin sesiymiş cabuk geçmesine rağmen en önemli yeri atlamadan bana bırakıp gitmiş dinledim saatlerce varlığını hissettim, yaşadım ve gelmeni bekled, kocaman dünyanın sessiz kalan kısmında sende varmışsın sessizliği paylaşırken simdi sensizliği paylasıyorum onunla diyorum bu sefer sesi ile kendisinide getir özlüyorum. Bu zamana kadar getirdiğin sesinde ruhunu hissettim, bir sonraki getirdigin kokusunda bedenini hissettim, bana bu sefer kendini getir kendimin ben olduğunu hissedeyim. Beni birkez daha hayata bağlayacak herseyi ile yeni bir dünya kuracak olan sensin.

Bu kadar sessizlikte sensiz bırakma beni....

mY♥

1-1-1-1-1-1-1-1-2-9


AŞK ♥

ÖYLE İÇİMDESİN Kİ___

Öyle içimdesin ki. Yanağımda dolaşan rüzgardan daha gerçek dokunuşların. Küçük, ürkek, kesik dokunuşlarınla, belki de her zamankinden daha yanımdasın. Yani öylesine, o kadar bensin ki. Ah nasıl anlatsam. Boşuna bu çabalarım, doğru kelimeleri aramalarım. Ne kitaplar yazıyor, ne de sözlüklerde karşılığı var.

Yalnızca hissediyor insan, yaşıyor. Kelimeler eksik, kelimeler yaralı. Kelimeler cılız.
Taşımıyor, anlatmıyor, tanımlamıyor bu duyguyu. Ben de. Çok başka bir şey. Sevginin ortasında, derin acılar hisseder mi insan? Aydınlık gülümsemelerin içine, hüznü yerleştirir mi durup dururken? Gözlerine buğu, diline sitem, yüreğine burukluk, çöreklenir kalır mı asırlarca?
Gelmeyeceğini bildiği mektup için, posta kutusunu hep aynı heyecanla açar mı? Dedim ya, başka bir şey bu. Ne kadar yalnızsam, o kadar seninleyim şu günlerde. Belki de en başta, tutup seni en derinlere koydum diye oldu bunlar. Kimseler ulaşmasın diye, kimselerin bilmediği, bulamayacağı yollara götürdüm seni. En derinlerde tuttum. Bana sakladım. Derine, hep daha derine.
Seni yapayalnız, bir tek bana bıraktım. Paylaşamadım yanlış yaptım. Sana ulaşan yolları kaybettim diye bütün bu şaşkınlıklar. Kendimi oradan oraya vurmam. Sağımda, solumda, ne zaman dikildiğini bilmediğim duvarlara çarpmam, hiç görmediğim çukurlarla boğuşmam. Denizlerin, gürültüyle gelip vurduğu dehlizlerin, acılı duvarları gibiyim.
Duvarlarım yosunlu, duvarlarım kaygan, duvarlarımdan hiç tükenmeyen sular sızıyor. Tutunamıyorum. Renklerim, gün içinde değişiyor. Soluyorum, soğuyorum. Güneş ulaşmıyor içerilerime. Küfleniyorum, yaşlanıyorum. Yalnızlıklar peşimde. Dokunduğum her ıslak duvardan, pis kokulu bir yalnızlık bulaşıyor üstüme. Biliyorum, bütün bunlar, hep benim suçum.
Seni sakladığım yere ulaşamaz oldum. Yollar, gitgide uzadı ve karıştı. Ümidimi ısıtacak, parlatacak, kımıldatacak bir şeylere ihtiyacım var. Ah onun ne olduğunu biliyorum. Sonu sana geliyor her cümlenin. Her şeyin başında içinde ve sonundasın. Bu değişmiyor. Öyle içimdesin ki. Birden aklıma geldi, tuttum sana bir mektup yazdım dün.
Çok mutluydum. Gün içinde neler yaptığımı, nelere kızıp, nelerle mutlu olduğumu, tek tek anlattım. Mevsimlerin ve insanların nasıl karışık ve beklenmedik olduklarını yazdım.
"Yine zamansız yağmurlar" dedim, "Daha önce, hiç bu kadar zayıf değildi güneş ışınları" dedim, "Gerçekten buradaki şarkıları hiç öğrenmeyecek, bilmeyecek, söylemeyecek misin?" dedim. Çok uzun bir mektup oldu. Başından sonuna kadar okudum.
Neler yazmışım diye merakımdan.
Sonra çekmecemden bir zarf çıkarıp, adını yazdım. Büyük harflerle, yalnızca adını. Adresini bilsem gönderir miydim, bilmiyorum. Mektup cebimde. Cebim yüreğime yakın. Yüreğim sende. Sen yüreğime yakın. Öyleyse mektup sende.